fbpx

Knossos’taki (Girit) Kraliçe’nin Megaronu’nda yer alan Yunus Freskosu. MÖ yak. 1500
© PjrTravel/Alamy

Yunuslar delphinidae familyasına mensup olup balinalar ile akrabadır. Memeli bir deniz hayvanı olan yunus (lat. delphin, delphinus) ortalama 1.5-2 m. boyunda olup etçil bir hayvandır. Antik Çağ yazarları yunuslar ve yunus avı konusunda detaylı bilgiler verirler. Örneğin, Strabon, sadece yağlarından yararlanmak üzere avlanılan yunusların sürü halinde dolaştıklarını;  yavru ton balıklarını (kordyles) ve palamutları yiyerek beslendiğini söyler. Oppianos, hafif teknelerle kıyıdan açılan Byzantionlu (İstanbul) balıkçıların akides adı verilen üç çatallı zıpkınlarla yunus avladıklarını anlatır. Aelianus ise, balıkçıların, ağlarına takılan balık sürüsünün içinde kazara yunus ve kılıç balığı olmaması için dua ettiklerini söyler. Çünkü, gerek yunuslar gerekse kılıç balıkları, balıkçıların ağlarını yırtıp sürünün kaçmasına neden oluyordu. Eğer av beklendiği gibi sonuçlanmışsa, balıkçılar Deniz Tanrısı Poseidon’a bir ton balığı kurban ederlerdi; bu kurbana thunnaion denirdi.

Antik Çağ’da yunuslar, insana yakın ve dostça davranışlar sergileyen canlılar olarak bilinirdi. Antik Çağ yazarlarından Aelianus’un anlattığı bir hikaye, gerçekten çok dokunaklıdır. Hikayeye göre; Byzantion’da yaşayan Koiranos adlı bir kişi, balıkçı ağlarına takılan yunusları, balıkçılara para vererek serbest bıraktırırmış. Günlerden bir gün, bir gemiyle denizde yol alırken, gemi alabora olup batmış ve Koiranos dışında gemidekiler boğulmuştu. Koiranos ise yunuslar tarafından kurtarılıp karaya çıkartılmıştı. Böylece, yunuslar, daha önce kendilerine yapılan iyiliğin bedelini ödemişlerdi. Koiranos öldüğünde, komşuları deniz kıyısında bir cenaze töreni düzenlemiş, deniz kıyısına yaklaşan yunuslar da hep birlikte töreni izleyip kendilerine şefkatle yaklaşan Koiranos’a son görevlerini yerine getirmenin mutluluğunu yaşamışlardı.