fbpx
B07_1
© National Maritime Museum, Greenwich, London

Vincent de Stochove, Voyage du Levant, 1662.

“Gelidonya Burnu’nda genellikle güçlü bir akıntı vardır ve rüzgârla birlikte öyle dalgalar çıktı ki az kalsın kayboluyorduk. Sarp kayalığın dört adım dibinden geçtik, denize sokulan kayalıkların küçük tepelerini sağ tarafta bıraktık. Tayfamız suya çok miktarda ekmek attı ve diz çöküp dua etti. Bunun nedenini sorduğumuzda, bize eski bir âdet olduğunu söylediler. Bu burnun en tehlikeli geçit olduğunu düşünüyorlar. Burnu aşar aşmaz kendimizi Karamania’nın rüzgârı durduran yüksek dağları arasında bulduk ve hoş bir dinginlik içinde yol aldık. Akdeniz’in en ünlü ve en tehlikeli körfezi olan Satalie Körfezi orada başlar…

Türklerin Attalie adını verdikleri Satalie, hep Küçük Asya’nın en güzel kentlerinden biri sayılmıştır. Eskiden Pamphylia adı verilen bölgede ve kentin adını taşıyan Akdeniz’in en ünlü ve en tehlikeli körfezinin kıyısında yer alır. Bir kayanın üstüne kurulduğundan ve birçok kuleyle desteklenmiş çifte surlarla çevrili bulunduğundan dolayı avantajlı bir konuma sahiptir. Kıyı tarafında antik tarzda inşa edilmiş, Türkler hiç onarmadığından yıkılmaya yüz tutmuş büyük bir kale vardır. Liman küçüktür ve ancak küçük tekneleri alabilir, kıyıları güvenliksizdir çünkü kör kayalarla doludur. Genellikle deniz çok çalkantılı olduğundan bunlar kadırga ve gemilerin yanaşmasını, özellikte de demir atmasını zorlaştırır. Denizinin azgınlığı yüzünden bu körfez uzun süre gemi işletmeye elverişsizdi ama ne zaman ki Azize Helene Kudüs’ten dönüp de İsa Efendimizin haça bağlandığı çivilerden birini suya attı, o zaman kasırga dindi ve artık körfez o kadar fırtınalı olmadı ve gemi işletmeye biraz olsun elverişli hale geldi…”