fbpx

Menna ve ailesi bataklıkta avlanıyor. Menna Mezarı’ndan duvar resmi, Teb. MÖ 14. yüzyıl
© Alain Guilleux/Alamy. Roger Fund. Nr. 30.4.48

Tarihin Babası olarak anılan Herodotos, Mısır için “Nil’in Armağanı” der. Gerçekten de Nil Nehri Mısır’a adeta hayat vermiştir. Sularındaki balık zenginliği ve çeşitliliği Mısırlıların ana besin kaynağını oluşturuyordu. Balık, Firavunlar Dönemi’nden beri Nil Vadisi’nde yaşayanlar için çok önemli ve ucuz bir yiyecekti. Balık tutmak sadece balıkçılığı meslek olarak yapanların işi değildi, ihtiyacı olan herkes balık tutardı. Nil Nehri’nde en fazla avlanan balıklar arasında tatlı su levreği, yılan balığı, yayın balığı, sazan, tekir ve tatlı su çipurası bulunmaktadır.

Fakir halk etten ziyade balık tüketimine yönelirdi. Balık avında kullanılan araçlar genelde olta, zıpkın, ağ ve sepetlerdi. İhtiyaç fazlası veya gerektiğinde tüketilecek balıklar küçük havuzlarda tutulurdu. Günümüze kalan resimler veya kabartmalar arasında kamış ya da sazlardan yapılma sandallardaki balıkçıların ağlarla yaptıkları avlanma sahneleri bir hayli dikkat çekicidir. Denize bırakılan nispeten büyük ağların yerinin belli olması için su yüzeyinde kalan kenar kısımlarına batmaz ahşap parçalar düğümlenirdi. Kabartmalarda, tek kişinin kullanacağı küçük boyutlu ağların kullanıldığı da görülmektedir. Olta ile avlama daha ziyade aşağı tabakadaki insanların yaptığı bir avlanmaydı, ancak ileriki dönemlerde yüksek devlet görevlilerinin hoşça vakit geçirmek için olta ile balık avlamaya gittiklerine dair veriler mevcuttur. Mısırlılar balığı pişirerek yeseler de çiğ olarak da tüketirlerdi; ayrıca balık güneşte kurutulur, ateş yanında tutularak tütsülenir ve tuzlu suda bırakılarak salamura (özellikle uskumrular) yapılırdı.

Mezopotamya’da olduğu gibi Mısır’da da bazı tapınaklarda ve bazı dönemlerde balık tüketiminin yasaklandığı anlaşılmaktadır. Tapınağa yapılan adaklar arasında yayın balığı da vardır.