fbpx
B19_harita
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 1680.

“150 Müslüman, 150 kefere kale neferleri vardır. Kalesi, Adalie körfezi sonunda minare yüksekliğinde bir kaya üstünde kavisli şekildedir. Etrafı 4400 adımdır. Batıda Paşa Sarayı köşesinden Narin Kule’ye ve varoş kapısı üzerinden Mehterhane Kulesi’ni geçip doğuda Lala Kulesi’ne kadar iki kat kale duvarıdır. Bu taraf kırk kule, 1300 adımdır. Buradan güneye bin adım ve 18 kuledir. Buradan Kız Kulesi’ne kadar bin adım ve 15 kuledir. Kara tarafları ikişer kat kale duvarıdır ve derin hendektir. Buradan liman dolaşılınca 1100 adımdır. Kırk arşın duvardır. Liman tarafı 12 kuledir. Tamamı 80 kule ve her kule arası yirmişer bedendir. Dört kapısı vardır. Birisi dışarı varoş kapısıdır. Çok sağlam kale olduğundan birkaç kere Osmanlı paşaları kapanıp Osmanlı Devleti’ne karşı durmuşlardır. Bütün kâfirler (Ah Adalie!) derler. Bu varoş kapısından başka karaya çıkan kapı yoktur. Diğer üç kapı liman tarafına işler. Büyük liman kapısından limana kırk basamakla inilir. Bu dört kapıdan başka duvarların mahalleler içinde 22 küçük kapısı daha vardır. Bu kale yedi kattır. Hendekleri yoktur. Paşa Sarayı başka bir bölmedir. Ve tamamı yedi bölmedir. Kale içinde dört mahalle ve gayet sık bin ev vardır. Sokakları kaldırımdır. Her evin dört direk üstüne çardağı vardır ki, geceleri orada yatarlar. Adalie’de deniz kenarında büyük kaynaklar vardır. Bazısı deniz içinde kaynar. Adalie’nin suları aktığı yerlerde buz hâsıl olur. Yani alçı gibi donar. Havası ağırdır. Bu yüzden her sene istinaz yaylasına çıkarlar. Limanı 200 gemi alır, sekiz rüzgârdan emindir… Ama liman içinde her rüzgârın kasırga ve sağanağı eksik olmaz. Onun için gemiler palamarlarını, sahildeki yüksek kayalara bağlarlar… Turuncu, kebbat, hurma, zeytin, incir, şeker kamışı, narı cihanı tutmuştur. Her tarafı bağ ve bahçedir… Tekeli Paşa bahçesi en meşhurudur…

Bu şehrin halkı, Anadolu halkı gibi güzel Türkçe konuşurlar. Delikanlıları Cezayir elbisesi giyerler. Kadınları çuka ferace ve başlarına takke üzerine beyaz izar bürünürler. Halkı edepli ve garip dostudurlar…”