fbpx
antalyagravür
Paul Lucas, Voyage du sieur Paul Lucas, fait par ordre du roy dans la grece, l’asie mineure, la macedoine et l’afrique, 1712.

“Kendi adını taşıyan körfezin ucunda kurulmuş olan Satalia bugün çok büyük bir şehir. Üç bölüme ayrılmış, adeta üç ayrı şehrin birleşmesinden oluşmuş gibi görünüyor: En azından bu üç bölümün her birine ait olan ve birbirleri arasında bağlantı kurulmasını engelleyen surlar, büyük demir kapılar görülüyor. Cuma günleri Satalia’nın tüm kapıları öğleyin saat on ikiden bire kadar kapanıyor. Böyle bir uygulamayı görünce şaşırdım ve sebebini sordum: Şehrin sakinleri, Hristiyanların Cuma günü öğleyin saat on ikiyle bir arasında kenti ele geçirecekleri şeklinde bir kehanete inanıyor. Aynı inanıştan dolayı Musevi bile olsa şehrin kenar mahallelerinde ölen kişilerin cenazesi kent merkezine sokulmuyor. Eğer bir ölü defnedilecekse, mezarlığa ulaşmak için tabutun tüm şehrin çevresinde dolaştırılması gerekiyor. Ben de şehrin çevresini dolaştım, ama ne kadar büyük olduğunu görmek için… Şehir çok güzel görünümlü limon ve portakal ağaçlarıyla çevriliydi. Bu ağaçlar insan eline muhtaç olmadan, kendiliğinden yetişiyor…

Burası gerçekten her şeyin bol bulunduğu bir yer. Günlük ağacı da bolca bulunuyor. Sıcaklıklar yaz aylarında aşırı derecede yüksek oluyor ve hatta bulaşıcı hastalıklara yol açıyor. Yöre halkının çoğu hem sıcaktan hem de beraberinde gelebilecek hastalıklardan sakınmak için yaz mevsiminde yaylalara çıkıyor. Rüzgârın daha serin estiği, ağaçların gölgesinin daha güzel olduğu yaylalar doğanın bahşettiği güzelliği ve rahatlığı insanların hizmetine sunuyor…

Şehrin içinde Hristiyanların Meryem Ana onuruna yaptığı ancak daha sonra şehrin efendisi olan Türklerin camiye dönüştürdüğü çok güzel bir kilise var. Bu kilisenin kubbesi çok görkemli. Görünümü, insanı şaşırtan genişliği ve mimari zarafeti ile dikkatimizi çekiyor. Bu yapı içinde Türklerin kapalı tuttuğu bir şapel bulunuyor. Bu şapel hakkında Satalialı Müslümanlar ve Hristiyanlar olağandışı şeyler anlatıyor. Müslümanlar, şapelin açık olduğu zamanlardan bahsediyor ve kendi dinlerinden insanların şapele girdikten sonra ölümcül hastalığa yakalandığını iddia ediyorlar. Hatta buna birkaç kez şahit olduklarını söylüyorlar. Müslüman halk şapelin içinde Hristiyanların lanet büyüsü yaptığına inanıyor. Müslümanlara göre daha sağlam bir açıklama sunan Hristiyanlar ise bu inancın, şapelde korunan çok sayıda azizin rölikerleri nedeniyle ortaya çıktığını öne sürüyor. Kimin doğruyu söylediği bir yana, gerçek olan şey şapelin kapalı durumda olması ve Türklerin neredeyse hiçbir zaman burayı açmaması…

Satalia Limanı oldukça küçük ve buraya ancak küçük tekneler, kayıklar ve mavnalar girebiliyor. Liman güzel olsa da güvenli değil…”