fbpx
lanckoronski-1
William Martin Leake, Journal of a Tour in Asia Minor, 1824.

“Türklerin AdaIia dediği Satalia, büyük ve kalabalık bir kent. Yalnızca bir müsellim tarafından idare edilmesine karşın Anadolu’daki en iyi yönetimlerden biri olup vilayet büyük, toprakları verimli, deniz ticareti de yoğun. Kent yuvarlak bir limanın çevresinde kurulu ve yukarısında, bir tepe üzerinde, mazgalları ve kare biçimli burçlarıyla bir kale yükseliyor. Varoşlarında ise evler, portakal ve meyve bahçelerinin içlerinde yer alıyor, dolayısıyla da büyük bir arazi işgal ediyor. Etrafta görülen granit sütunlar ve çok çeşitli antik heykel ve kabartma parçaları, kentin eski görkemine ışık tutuyor. Diğer harabeler arasında tüm varoşlar boyunca uzanan, oldukça harap halde ve üzerini çalılar kaplamış bir su kemeri sayılabilir. Bu farklı şeylerle birlikte deniz ve körfezin batı yakasında çok görkemli sivri kayalık dağlar bu yöreyi inanılmaz şekilde güzelleştiriyor…

Bu akşam Karabunar Köyü yakınlarında misafir kaldığımız konak, Adalia Müsellimi’nin çiftliğiydi. Küçük bir derenin boyunda üç küçük köyün yakınında, tertemiz bir hava ve düşünülebilecek en romantik konumda yer alıyordu. Birkaç gündür bu iklimlerin her zamanki ilkbahar havası hüküm sürüyordu, yani, öğleden sonraları ve akşama doğru, çoğu zaman şimşekler çakan sağanaklar, günün geri kalanında ise mükemmel berraklıkta ve sakin bir gökyüzü…

Kent surları ve diğer tahkimatlar, imparator Hadrianus’un onuruna yazılmış kitabesiyle muhteşem kapı veya zafer takı, su kemeri, çok sayıda yontu ve mimari parçaları, kentin birçok yerinde karşılaşılan yazıttı mermerler, bugün cami olarak kullanılan piskoposluk kilisesi- bu kilise ve surlar üzerinde görülen Avrupalı armalar ve de son olarak, Attaleia Piskoposluğunun merkezinin hâlâ Adalia’da olması kanımca, bu kentin kimliğinin yadsınamaz kanıtlarıdır…”